24 Nisan 2014 Perşembe

BENDEN BİR ŞEYLER (VOL:18)

Adım G.
Kendi içimde yaşıyorum.
25 yıldır nefes alıyor ve bir kaç yıldır da yaşıyorum.
Çayı şekersiz içerim ve açıkçası pek de sevmem. Bu nedenle edebiyatını yapmak aklıma gelmez.
İçimde kaç kişi olduğu ve onlarla tam olarak neler konuştuğum onlarla benim aramda bir sır.
Adım G. demiş miydim?
Size bu cümleleri var gibi görünen ama aslında yok olan bir hisle yazıyorum. Bir de suratına fener tutulmuş tavşan misali, boş boş bakıyorum kendi hayatıma.
Hayatla yaptığım yarışların, bir zamanlar sadece ''arkadaşlarımı geçmek'' üzerine kurulu olmasını özledim...
İnsana dair ne çok baş belası duygu var... Değil mi?
Adım G.
Tanıştığımıza memnun oldum...
***
asdafs :)) Bir an için şaşırdın değil mi? Bloğun ruhuna aykırı cümleler kurunca heyecanlandın tabii. Fakat arada hoşuna da gidiyordur eminim. Saklama... Saklama diyorum. Açık ol. Sadece sen ve ben varız şuan. Rahatla. Gevşe. Derin nefes al, ver. Al, ver.
***
Merhaba yengeç dansı yaparak güne ''merhaba'' diyenler.
Nasılsınız? Beni sorarsan so-so be gözüm! Aslına bakarsan öyle çok önemli şeyler olmadı ama hani özlemişsindir diye şey ettim. Çünkü farkındayım ben, her gün bloğa bakıp bakıp çıkıyorsun. Yeni yazı göremeyince hüzünleniyorsun. Kalbinde adını koyamadığın sızılar oluşuyor sonra. Bu ne hasret? Bu ne özlem? Atlayıp da geldim he-man!

  • Geçtiğimiz hafta artık evli barklı ve çocuklu olmuş bir arkadaşımın evine ''bebek görmeye'' gittik. Böyle bir şey var işte. Yeni evlenirler, ev görmesine gidersin. Seks yaparlar, çocukları olur, sen bebeği görmeye gidersin. Orada kısır yersin. Çay içersin. Bebek seversin. Seversin de... Yahu biz ne ara bu kadar büyüdük? Daha 3-4 sene önce ben o kızdan ders notu dileniyordum :) ''Ay yok çok kötü geçti sınav'' deyip bölüm birincisi olan bu kız, nasıl oluyor da şimdi önümde bebeğini sallıyordu? Hayat garip.
  • Bloğun taslaklarında çok feci güldürmeli yazılar var. Tamamlayınca okursun.
  • Nereye baksam evlenen veya evlenmek üzere olan arkadaşlar görüyorum. Arkadaşlar durun! Durun, yoksa kalbime indireceksiniz! Teker teker gelin! 
  • Otobüste şahit olma şansızlığına eriştiğim iki sevgilinin telefonda ki barışma sahnesi:
Kız: Haaaayııııır... Bana ne pişmansan, pişmansın. Yaaaaa ooooofff. Hayır diyorum sanaaaağğğ. Yaaaa. Ahahaha. Hayvan gibi pişman olcan tabi. Ahahaha. Bana neeeeee. Kapıyorum baaaak. Ay yok gelmeeee. İstemiyorum. Hayııııııığğğğrrrr. Hah delisin yhaaaa. Çılgıııın!

* Tabii ben kızın yanı başımdaki haykırışlarını duyunca kulaklığımı çıkarma gereği duydum. Aha dedim, bloğa malzeme çıkmak üzere. Aha dedim, mevzu var. Fakat yukarıdaki cümleleri duyduğum an adeta hipnotize oldum. ''Hayır'' kelimesinin daha kaç farklı tonda, kaç farklı şekilde söyleneceğini işittim. Korkunçtu.
  • Ofiste oturduğum koltuk böyle dönmeli derili olanlardan. Rengi de beyaz. Günün belirli saatlerinde oturduğum yerde fırıl fırıl dönerek kötü karakter taklitleri yapıp kendimi güldürüyorum. Mesela daha biraz önce aniden dönerek ''hatırladın mı beni? bir zamanlar fakir diyerek hor gördüğün, dalga geçtiğin o gururlu kız! işte ben! ben! yaşar usta!'' diye bir replik canlandırdım. Kendi kendime güldüm. Uzun süre kıkırdadım. Kamera falan yok diye biliyorum gerçi. Ama varsa fena...
  • Yazı bitti. Fakat sakın üzülme. Bir kaç gün sonra bloğun 2. yaşını kutlayacağız beraber. :)


2 yorum: