27 Temmuz 2013 Cumartesi

KADIN DİLİ VE EDEBİYATI

Burada yalnızız değil mi?
Şimdi bloğumu okuyan XY kromozomuna sahip, testosteron hormonu üreten canlılar ön sıralara gelsin... Burada hayati bilgiler vereceğim! Ve asla tekrarı olmayacak!
Evet başlıyorum!..

Merhaba yüreğimin balta girmemiş ormanlarında safari yapan bloğumun okuyucuları.
Adem ile Havva tam olarak ne zaman yaratıldı bilemiyorum ama şundan eminim ki Kadın Dili Ve Edebiyatı insanlık tarihi kadar eski bir olgu.  Rivayete göre bu dili öğrenmeyi başaran erkeğe cennetin kapıları damsız bir şekilde açılacak ve nirvanaya da canı istediği gibi ulaşabilecek. Fakat tarihi kaynaklara bakıldığında görüyoruz ki, zamanın tozlu rafları bu dili öğrenemeyerek helak olan nice erkeklerle dolu... :( Fakat söyler misiniz acaba sevdiceklerim, benim XY kromozomlu okuyucum neden helak olsun? Benim XY kromozomlu kardeşim neden nirvanaya ulaşamasın?
İşte Kadın Dili Ve Edebiyatı...

BAŞLANGIÇ SEVİYESİ:


  • DERS 1:
Kadınlar bir şey söylerlerken aslında ''başka bir şey söylemek istemiş'' olurlar. Çünkü çağlar boyunca isteklerini açıkça dile getirme olanağı bulamayan kadınlar, ''gizli bir dil'' geliştirmek zorunda kalmışlardır. Böylece kadınların aslında demek istediklerini anlayamayan erkekler sürekli olarak onların gözünde ''anlayışsız'' konumuna düşmektedirler.
  • DERS 2:
Kadınlar asla ama asla sevgi ve şefkat eksikliğine tahammül edemezler. Bu tip beklentileri açıkça dile getirmenin ise kendileri için alçaltıcı bir hareket olduğunu düşünürler. Bu yüzden ''üşürler'' , birden bire ''uykuları gelir'' veya sebepsiz olduğunu iddia ettikleri bir şekilde ''sıkılıp bunalırlar''. Bu noktadan sonra erkeğinin her davranışını mercek altına alan kadın, onun her hareketini ''artık sevmiyor. istemiyor. beğenmiyor.'' olarak yorumlar. Bu durum sonucunda erkeğe karşı düşmansı tavırlar sergilenir. Tüm bunların sebebini anlayamayan erkek ise büyük bir şaşkınlık içinde suskunluğa bürünerek bu -kendine göre- saçma dönemin geçmesini umut eder.
  • DERS 3:
Her kadın mutlak suretle erkeği tarafından beğenilmek, güzel olduğunu bilmek ve takdir görmek isteyerek iltifat bekler. İstediklerini alamadıklarında ise erkeği denemek adına ''kilo aldım galiba'', ''kırışıklıklarım mı oluştu ne?'' veya ''çok çirkinleştim'' tarzında cümleler kurarak kendilerinden yakınmaya başlarlar. Bunun amacı erkeğin o cümleden sonraki tepkisini ölçmektir.
  • DERS 4:
Her kadın kıskançtır. ''Ben değilim'' diyen yalancıdır. Ayrıca en çok kendi cinslerini kıskanırlar. (kızlar bakın bu bir gerçek. lütfen kabul edelim artık.) Erkeğin ondan önceki sevgilileri, birlikte olduğu kişiler, platonik takıldıkları ve hatta kimi yakın kız arkadaşları her zaman için birer tehdittir. Çünkü kadın eğer DERS-3 de anlatıldığı gibi yeterince beğenilmediğini düşünürse kendini yetersiz hissederek en olmadık kişileri kıskanmaya başlar. Erkeğin başkasına yaptığı masumane bir iltifat bile kadının gözünde büyüyerek sorun halini alır. Bir süre sonra da ''X'in saçları çok güzel değil mi? Ben yaptırsam bana da yakışır mı?'' veya  ''X güzel kız bence'' diyerek yine erkeğin tepkisini ölçmeye çalışırlar.
  • DERS 5:
''yok bir şey'' : aslında var ama dırdır eden taraf olmak istemiyorum şuan.
''yoo önemli değil'' : önemli. ama boşuna kalp kırılmasın diye uzatmak istemiyorum.
''peki'' : anladım ben senin ne demek istediğini. (kafasında kurmaya başlar dikkat!)
''sonra konuşalım mı?'' : eğer konuşmaya devam edersek ağlarım ve susmak bilmem. bu yüzden kapat telefonu da rezil olmıyım.
''sen bilirsin'' : bazen sadece ''sen bilirsin''dir. ama ''bu işten hoşlanmadım aslında. gene de dur bakalım göreceğiz'' de olabilir.
''bilemiyorum'' : beni ikna et.
''kendimi şuan iyi hissetmiyorum'' : özellikle kavgadan sonra söylenir. beni durdur, gitmeme izin verme, gönlümü al ve bu olanı unutalım anlamına gelir.
''yalnız kalmak istiyorum'' : hayır istemiyorum. beni sakın yalnız bırakma.
''ne düşünüyorsun?'' : aslında ne düşündüğün umrumda değil. bana güzel bir şey söyle yeter.
''canım sıkılıyor'' : iyice boşladın beni. bi hoşluk yapmak bu kadar mı zor?

------------------------------------------------------------

Başlangıç Seviyesi bitti.
Bir üst kura geçmek için lütfen bir sonraki KADIN DİLİ VE EDEBİYATI dersini bekleyiniz... :)







24 Temmuz 2013 Çarşamba

BİR O YANA - BİR BU YANA (VOL:27)

Merhaba kalbimin ihtiyaç kredileri olan blog dostlarım.
  • ''Sıkmıyorum dimi? Bak sıktığım zaman söyle. Söylersin dimi? Sıkmadım dimi?'' Tanıştırayım bu kaybetme korkusudur.
  • ''Al bunu. Al al al al. Al al bunu da al, bunu da...'' -7 Kocalı Hürmüz-
  • İstinasız her kızın toka kutusunda 10 kuruş bulunur. Ne alaka demeyin. Biz de bilmiyoruz.
  • Sen çocuğunun ismini Şemsettin koy, sonra bizim çocuk anaya babaya çok asi de. Dua edin molotof atıp sizi yakmıyor.
  • Balici taklidi yaparak toplu taşımalara beleşe binmek gibi bir hayalim var.
  • Geçen gün bir sivrisinek dirseğimden ısırmış... Hüzünlendim elbette. Aldım sineği karşıma ''sen yenisin galiba Rambocum. Orda kan yok ki'' dedim. Beraber ağlaştık.
  • Şu an bazı kişiler Hawaii'de güneşleniyor, bazıları Miami'nin masmavi denizlerinde yüzüyor, ve sen bu yazıyı okuyorsun. Gerçekten çok şanslısın bebeğim!
  • Whatsapp kullanan anne mi olur? Anne dediğin gelen aramalara cevap verir, yeşile kırmızıya basar, hatta yeşile basıcam diye yanlışlıkla kırmızıya basar. Mesaj gelince açamaz. Anne dediğin öyle olur.
  • ''Devrim yapmayı sizden öğrenecek değiliz'' - Che -
  • Neden ben de bir FBI ajanı olarak gizli merkezlere giremiyorum? Neden arkadaşlarım kapıyı kollarken ben bilgisayar başında şifreleri çözmeye uğraşmıyorum? Neden lanet olası federaller beni görmüyor? İşte bunlar hep sorun benim için.
  • ''Sevgili acı, bugün ne kadar da güzelsiniz...''
  • ''Acını anlayabiliyorum'' cümlesi yeni dünyanın en boktan yalanıdır.
  • Hesap makinelerinde bulunan Mc, Mr, M+ ve M- sembollerinin ne işe yaradığını merak ederek geçen okul yıllarının ardından öğrendim ki Mc; ekrandaki sayıyı hafızasına kaydeder, Mr; hafızasındaki sayıyı ekrana getirir, M+ ekrandaki sayıyı hafızadaki sayıyla toplar ve M- ekrandaki sayıyı hafızadaki sayıdan çıkarır.
  • Eğer yukarıdaki bilgiyi okuyup ''aaa öyle miymiş?'' diyenlerdensen, sen de benim gibi tüm öğrencilik hayatını o sembollerin olduğu tuşların ne işe yaradığını merak ederek geçirmişsin demektir.
  • Üzüleceksin biliyorum ama yazı bitti.


21 Temmuz 2013 Pazar

BENDEN BİR ŞEYLER (VOL:16)

DOĞUM MU GÜNÜM?

Merhaba kutlu doğum günümün heyecanını yaşayan bloğumun en hakiki bandrolüne sahip okuyucularım.
Tüm yurt genelinde, yavru vatan Kıbrıs'ta ve Türk elçilikleri bulunan her ülkede insanların çılgın atarak kutladığı doğum günümde gene birbirinden fantastik olaylar meydana ge.... asdfadsfa =)
Elbette gene abartıyorum sevgili Conan gücündeki blog dostlarım. Bugünün diğer günlerden öyle pek de farkı yok. Sadece benim gibi bir dünya harikası doğdu o kadar. (kendimi durduramıyorum)
O yüzden lütfen sakinleşiniz. =)

AmaçsızÇocukTribi: 1989'DAN BERİ...

  • 1989 yılının en sıcak günlerinden birinde doğdum. (bkz: 21 Temmuz) Saat 10:30 da doğduğumu iddia eden bir anneye sahibim. Hayır yani aklı neredeydi merak ediyorum. İlk çocuğunum ben senin! Bari bunu bil değil mi? Utanmasa buğdayların hasat zamanı mıydı neydi diyecek! :(
  • Annemle babamın ilk çocuğuyum. Bu yüzden sürekli olmadığımı, beni yapamadıklarını iddia ediyorlar.
  • Benden 10 yaş küçük bir erkek kardeşim var.
  • Aslen Karadenizliyim. Ama hiç oralardan değilmiş gibiyim.
  • Sağlam birkaç tane dostum var. Bunların 4'ü erkek (liseden kalma), 4'ü kız (üniversiteden kalma).
  • Bulutların arasından geçerken onlara dokunabileceğine inanan çocuklar gibiyim hala. Ben böyle güzelim gerçekten.
  • Eskiden aynaya bakarken ''senden ayrılmak istiyorum. beni biraz rahat bırak'' derdim kendime. Şimdi o kıza çok yabancıyım ben.
  • İnsan bazen pis bir varlık haline gelebiliyor. Bu pisliği bir tek kendimiz temizleyebiliriz. Ancak dünya o kadar da güzel bir yer değil ve üstümüze ne kadar parfüm sıksak da asla değişmeyecek. Bu yüzden pisliklerini gizleyen insanlardan nefret ediyorum.
  • ...Sonra bir adam beni öptü ve tüm dünyam yeniden kuruldu. Sevebiliyor olmak belki benim şansımdı, ama onu sevmek kesinlikle benim kazancım oldu.
  • Çıtır ekmeği ısırdığımda kucağıma dolan kırıntılar kadar çok umutlarım var.
Bir de bir kaç tane dileğim...

19 Temmuz 2013 Cuma

BİR TRAVMA SEBEBİ OLARAK RAMAZAN PROGRAMLARI

Merhaba 12 ayımın sultanı okuyucularım.
Gene birbirinden derin bilgilerle dolu bir yazıy.... asfadsfa =)

1-) SAHUR PROGRAMLARI:
  • Muhtelif TV kanallarında sahur vakitlerinde yayınlanan ve teması genellikle ''şimdi sizin aklınız ermez böyle şeylere, o yüzden dinleyin beni'' olan programlara sahur programı adı veriliyor.
  • Fonda ney taksimi çalarken sunucu kişinin ''işte bu arı nasıl oluyor da o peteği kusursuz bir altıgen şekline getiriyor, işte bu güneş hangi güçten ilham alarak her gün aksatmadan üzerimize doğuveriyor, peki ya bu dünya neden yörüngesini şaşırmıyor?'' tarzında sorular sorduktan sonra, ''işte tüm bunların cevabı yok. o yüzden daha yürekten inanmalıyız'' cevabını vermesiyle ben de bir takım ampuller yanıyor!!! Dostum madem bana cevap vermeyeceksin, neden bu kadar uzun cümle kuruyorsun? Zaten gözlerimi açamaz haldeyim, zaten ''acaba yeterince su içtim mi?'' tedirginliği yaşıyorum... LÜTFEN! BAK LÜTFEN BANA BUNU YAPMA!
  • Peki ya programı sunan amcanın sesine verilen eko? Bir kere ne kadar önemli bir şey anlatırsa anlatsın, o ekoyu duyduğum anda ben korkmaya başlıyorum sevdiceklerim.
  • Tam emin değilim ancak zannediyorum ki ''iyi insan nasıl olunur?'' sorusuna cevap verildiği bir dini hikayede verilmek istenen mesaj hikaye içinde o kadar çok eritilmişti ki, kendimi acı çeken deve için üzülürken yakaladım.
  • ''İlmin bittiği yerde iman başlar'' diyen bir hocamızın ''big bang teorisi'' ni anlatmaya başlaması, ve ardından sunucunun ''peki o küçük parçacık nasıl olmuş?'' diye sormasıyla uykulu olan ben bile uyandım yani, gerisini siz düşünün!
2-) İFTAR PROGRAMLARI:
  • İftara bir iki saat kala yayınlanan, çeşitli camilerin bahçelerinde çekilen ve bünyesinde bolca ilahilerin olduğu programlara iftar programı denir sevdiceklerim.
  • Yanık sesiyle minare tepesine çıkıp ezan okuyan Burhan Çaçan görüntüsüne maruz kalmış bir neslin evlatlarıyız biz! Kimse üstümüze gelmemeli bence... :(
  • Program sırasında gösterilen böcek, bitki, şelale, ağaç, arı ve elbette açılıp kapanan gül görüntüleri, iftar programlarının vazgeçilmezleri arasındadır.
  • Bu tip programlara katılan çeşitli ak sakallı ve nur yüzlü amcalar, ''ben artık ahiretimi kurtardım olum. varın gerisini siz düşünün, pis münafıklar.'' alt temalı konuşmalar yaparak moral bozarlar. Veya sadece benim moralim bozuluyor. Böyle gözlerimin önünden lavları fokurdayan ırmaklar akıyor adeta...
  • Bir iftar programcısı klasiği olarak: NİHAT HATİPOĞLU... :( Kendisi için yazdığım yazı için tık tık yapınız. :)
  • Eğer yukarıdaki linke tıklamadıysan, Nihat Hatipoğlu'nu okumadıysan sana çok darılırım bilmiş ol.







   Sevgili odasına Justin posteri asan kız,

   Justin senin ülkene geldiğinde sana bir ''hi!'' bile dememişti, unuttun mu o acı günü? :(









SONRADAN EKLENEN NOT: Bugün kardeşimin doğum günü. Kendisi bu blogdan habersiz, -veya ben öyle zannediyorum- 14.yaşına giriyor bugün... :) Doğum günün kutlu olsun kraken. :) Çok yakında suratında çıkması beklenen ergenlik sivilcelerinde pek de yakışıklı olacağını zannetmiyorum ama, gene de seni biraz değil, çok fazla seviyorum bilmiş ol...








13 Temmuz 2013 Cumartesi

BENDEN BİR ŞEYLER (VOL:15)

Merhaba ''daha neyim olacaksınız acaba?'' diyerekten meraklandığım okuyucularım.
22 günlük yokluğuma dayanamayan kişilerin yurt genelinde attıkları sloganlar ve her eline palayı kapanın caddelerde çılgın attığı olaylar sonucunda bloğa yazı koyma kararı aldım.
Öncelikle söylemeliyim ki, LÜTFEN SAKİN OLUN BEBEĞİM! SADECE TATİLE GİTMİŞTİM! :)

İşte aklımda kalanlar...
  • Sıcaklığın mevsim normallerini geçtiği günleri fırsat bilerek Ayvalık adı verilen tatil şeysine gitmeye karar veren çekirdek ailemin peşine anneanne, dayı, yenge ve kuzenler adı verilen bir garip topluluğun da takılmasıyla ''genişledik''.
  • Plajda Ankara'nın Bağları o kadar çok çalındı ki, bir süre sonra kendimi ''ne zaman zerhoş oldum da galdıramıyom golları'' diye mırıldanırken yakaladım. :(
  • Çevre adaların koylarını gezelim diyerekten gittiğimiz tekne turunda yapılan erkekler arası seksilik yarışmasına (-sen nasıl bir yarışmasın böyle?) katılan dedem yaşındaki ''dedelere'' alkış yapmak suretiyle oy vermeye zorlanışımın psikolojim üzerinde yarattığı etki halen geçmedi...
  • ''Şeytan Sofrası'' adı verilen ve adeta bir doğal klima sayılabilecek kadar serin olan tepeye çıktığımızda şeytanın ayak izi olduğu söylenen bir şeyle karşılaştık. Arkadaş bari azcık gerçekçi olun ya! Koydum ayağımı ölçtüm! Şeytan resmen 37 numara ayakkabı giyiyormuş! Yoksa... LAN?!
  • Plajda millet magazin dergisi okur, ben Konfüçyüs Analektler okurum. Neden? Çünkü ben ent... asdfgasfsfa :)) Şaka lan şaka. :)
  • ''Uzun süre güneşlendikten sonra denize girmeye çalışan kızın surat mimikleriyle imtihanı'' adında bir film çekmeme yetecek kadar komik surat ifadesi gördüm.
  • Yurdum insanı gerçekten çok ilginç. Nerede bir turist, işte orada İngilizcesini konuşturmaya çalışan bir Türk! Bir süre sonra ortam o kadar civelekleşiyor ki, ortama kendini akıtmayı başaramayanlar ciddi manada bunalıma giriyor.
  • Kolye ve bilekliklere adeta küçük bir servet akıttm diyebilirim. Hayır yani zengin bir insan da değilim ben. Havam kime acaba? Derdim ne acaba? Şimdi sinirden tüm o kolyeleri boynuma dolayıp kendimi boğacağım.
  • Hayırdır birden rengin soldu?
  • Kahrolsun bağzı denize karşı ayak fotoğrafını çeken şeyler!
  • Yazı bitti.
  • Bak gene suratın düştü... :( Yapma böyle. Söz, gene gelirim ben.