5 Ekim 2012 Cuma

ROMANTİK ''KOMEDİ'' Mİ ACABA?


Merhaba Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmayı kendine yediremeyen okurlarım. Bir ''Popüler Kültür Çöplüğü Film Kuşağı'' yazısında daha huzurunuzdayım. Bu seferki kurban filmimizin adı: ''Romantik Komedi - Aşk Tadında'' (2010)

Bilindiği üzere romantik komedi türündeki filmlerin ana temasını önceki ilişkilerinden illallah etmiş bir adet kız ve erkeğin beklenmedik şekilde birbirlerine aşık olmaları oluşturur. Bu aşık olma süresince bolca saçmalayan taraflar komik olduğu düşünülen bir takım olayların içine girerler ve filmin finalinde sevişerek rahatlarlar. Böylece her manada ''mutlu son'' yaşanmış olur ve izleyiciler hoşça vakit geçirmiş sayılırlar. (Gördüğünüz gibi çok derin bilgilere sahip biriyim.)

Bloğumun otopsi masasına yatırdığım filmimizde ise durum elbette aynı...

  • Esra, Didem ve Zeynep üç yakın arkadaştır. Metropolde yaşayan bu üç yalnız ''sex and the city'' kızının ''akıllı'' kategorisine giren Zeynep'in evlenmesiyle hayatlarında bir takım değişiklikler olur.
  • İstemediği bir işte çalışan grubun ''mantıklı ve aşık olmaya müsait'' kızı Esra istifa ederek bir reklam ajansında işe başlar ve ''yeni bir iş, yeni bir aşk'' diyerekten kötü giden ilişkisinide sona erdirir. Bu sırada yeni girdiği ajansın kreatif direktörü Mert'e aşık oluverir.
  • Grubun ''dünyaya pembe gözlükleriyle bakan en şıp sevdi'' kızı Didem ise Mert'in arkadaşı ünlü oyuncu Cem'den etkilenir.
  • Bu arada filmin erkek grubunun kankası ise Yiğit adı verilen bir casanova'dır. Kendisinin şu repliği akıllara zarardır:
Yiğit: abi ne yapıcan biliyo musun, ikisini birden idare ediceksin.
+ olmaz olum ya, ya anlarlarsa?
Yiğit: çakmıyolar be abi, sen onlara çakıyosun!
  • Mert ise iş yerindeki ortağı Yeşim ile bir al gülüm ver gülüm ilişkisi yaşamaktadır. Fakat bu elbette Esra'dan etkilenmesine engel değildir. Onu eve atmasına, ''sadece sarılarak uyuycaz söz'' diyip iki arada bir derede kızcağızı pompalamasına engel ise hiç değildir.
  • ''One night stand'' konumuna düşen Esra, sabah olunca tüm gün Mert'in aramasını bekler ancak Mert aramaz. Çünkü Mert ıssız adam. O ne malın gözüdür oooo!
  • ''Bir kadın böyle bir not yazıyorsa eğer, sana aşık demektir ve sen bu notu bulduğunda gülümsüyorsan eğer sende ona aşıksın demektir ama gülümsemene ragmen böyle bir kadını elinden kaçırmışsan eger salaksın demektir!'' diye bir not bırakarak Mert'e ayarın kralını yapan Esra, "aşkı ya yaşarsınız ya yazarsınız. anlayacağınız ben yazmak zorunda kalanlardanım" diyerek işsiz günlerinde bir kitap yazmaya başlar. Kitap elbette tutar.
  • Yaptığı yanlışı anlayan Mert ise allem eder kullem eder kendini Esraya affettirerek herkese bir mutlu son yaşatır...
Filmin olayı bu kadar sevdiceklerim. Şimdi ağzımı açıyorum!..
  • Bu filmin yapım aşamasında kesinlikle böyle yönetmen ve senarist oturmuşlar şöyle demişler...
+ abi kim var şuan ünlü?
- ıssız adamdaki adam, selenadaki kız, bla bla bla var efendim.
+ tamam işte toplayın şunları film çekicem ben!
- sex and the city çakması yaparız kesin yerler zaten. sonra gelsin paralar, gelsin hatunlar...
  • Senaryo ve film müzikleri gayet başarısız.
  • Film aşkı anlatıyor gibi görünse bile aslında ''hayatı bok gibi olan yalnız metropol kızının zengin ve yakışıklı adamla olan entrikalı aşkı''nı anlatıyor.
  • Bu romantik komedilerde neden hatunların hepsi kitap çıkarıyor arkadaş? Bir de hepsi mutlu oluyor sonra yani. Hayır bak cidden demek ki bende bir sorun var! Ben niye böyle yapamıyorum la? Niye romantik komedi olamıyorum? Kafamda deli sorular...
  • Bir de nolur artık bu klişelerden vazgeçilsin artık ya... Bir Bridget Jones olmasa bile hiç olmazsa azcık yaratıcı olun be... Size The Lord of The Ring çekin diyen de yok ki anam...
  • Filmde komik diyebileceğim tek ayrıntı kızların gay arkadaşlarıyla yaptıkları bir iki muhabbetten ibaretti. Yoksa Romantik ''Komedi'' mi ki acaba?..

3 Ekim 2012 Çarşamba

BİR O YANA - BİR BU YANA (VOL:12)


Merhaba Rapunzel'in saçları kadar havalı olan okuyucularım.
  • Geçen gün Taksim'de yürürken 23 senelik hayatım boyunca hayalini kurduğum bir olay gerçekleşti sevdiceklerim. Fazlasıyla heyecanlı bir turist tarafından durduruldum ve ''excuise me. where is Sultanahmet?'' sorusuna maruz kalan şanslı insanlardan biri oluverdim... Tam da ''turkish delight'' kıvamında bir kız moduna girecektim ki aklıma fena fikirler geldi. Adeta bir melek - şeytan kapışması yaşadım içimde... Bir yanım - ki kendisine kısaca ''kör şeytan'' diyebiliriz.- gönder şu godiği yanlış tarafa dolaşsın dursun derken, diğer yanım - ki kendisine kısaca ''melek'' diyebiliriz. - doğru yönü tarif et ve türk insanının ne kadar misafirperver olduğunu göster diyordu... Ben tam bu sorulara cevap arıyordum ki ağzımdan ''go go go and turn left and go go go'' gibi bir şey çıktı. LAN?! BENİM İNGİLİZCEM NEREME KAÇTI LAN?!
  • İşte bu da böyle bir anımdır. (: (aqladım deliceeee!)
  • Bazen başım o kadar çok ağrıyor ki beynimin içinde büyük bir tümörüm olduğunu hayal ediyorum. Eğer öyle bir şey varsa kendisinin huyunu merak ederim. İyi huylu mu acaba? Kötü huylu bile olsa ''kendisi iyi ama arkadaş çevresi kötü'' diyerekten savunabilir miyim ki? Hem tümör dediğin iyi huylu olmaz ki. İyi huylu olsa adı tümör olmaz bi kere değil mi? Cidden çok kararsız kaldım şuan.
  • Allahın varlığını veya yokluğunu ispatlamaya çalışan ne çok insan var değil mi? Bence Allah dev ekran televizyonunda bunları izleyerek çok eğleniyordur. Şimdi elbette ''fetva mode on'' yapmak değil amacım ama geçen gün fazlasıyla dindar bir arkadaşımla girdiğimiz sohbette kendisi ''allah öyle ince bir sistemde dünyayı yaratmıştır ki, dünya yerinden bir milim oynasa güneş hepimizi yakar.'' tarzında bir şey söyledi. ''Böyle şey mi olur?'' demeyeceğim ama madem öyle bundan böyle evde zıplamıyım diye düşündüm. Malum cıssss oluruz falan. Gerçi bu arkadaşın bahsettiği belki de ahiret uzunluk ölçüleriyle alakalı olabilir. Belki de cenabul rabbim öyle ince bir hesap yapmıştır ki, ben zıplayınca dünya yok olmaz. (:
  • Bazı insanlar keşke annesinin yaptığı doğum kontrol testinde negatif sonuç çıkarsalardı da hiç gelmeselerdi bu dünyaya. Bu çok mu ağır oldu ki? Bence hayır.
  • Bazen kendimi Amerika vatandaşlığından atılmış Captain America gibi hissediyorum. Öylesine yapayalnız işte...
  • Ödev hazırlarken bazen o kadar saçmalardım ki kaynakça olarak ''götüm'' yazmak isterdim.
  • Şimdi ben böyle rahat rahat oturuyorum burada ama ya bir şekilde gizli bir örgütün en gizlisinden bir sırrına şahit olsaydım? Ya federaller tarafından kırmızı bültenle aranıyor olsaydım?
  • Borsaya neden ''kara borsa'' denildiğini bilen varsa söylesin nolur...
  • Hadi öptüm bak görüşürük.